Zamanaşımı, yasanın belirttiği koşullar altında, belirli bir zaman geçmesiyle bir hak kazanmak, bir yükümlülükten kurtulmak veya bir hakkı talep etme imkanını kaybetmek durumudur. Diğer bir deyişle zamanaşımı, bir hakkın varlığını ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, hukuken istenebilir olmasına engeldir. Türk Borçlar Kanunu’nun 161. maddesine göre ‘’Zamanaşımı ileri sürülmedikçe, hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz.’’ Bu bakımdan ancak davalının ileri sürmesi durumunda mahkemece göz önünde tutulabilir.
Alacak hakkı açısından zamanaşımı, alacak hakkının kanunen belirli süreler içinde kullanılmaması nedeniyle, hak sahibini, alacağın istenebilmesi hakkından yoksun kılan kavramdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde genel zamanaşımı süresi belirlenmiş ve ‘’Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.’’ denilmiştir. Ancak iş hukukuna bağlı olarak doğan alacak haklarının zamanaşımı süreleri farklılık gösterir.
İşçiler, çalıştıkları ayın ücretini, o ayın sonunda talep etmeye hak kazanırlar. Aylık ücretler için zamanaşımı, her bir ayın ücretinin muaccel olduğu tarihten itibaren ayrı ayrı işlemeye başlar ve beş yıl sonra zamanaşımına uğrar.
Fazla çalışma, hafta ve genel tatilde çalışma ücretleri ile ikramiye ve sosyal yardımlara ilişkin ücretler, doğdukları anda muaccel olur ve bu tarihten itibaren zamanaşımı işlemeye başlar ve beş yıl sonra zamanaşımına uğrar. Çalışılan ayın ücreti de dahil olmak üzere, sayılan bu işçi alacakları için dava açıldığında, davalının zamanaşımı savunması ile karşılaşılırsa, beş yıllık zamanaşımı süresi, davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplanacaktır. Bu halde, davanın açıldığı tarihten beş yıl önce muaccel hale gelen alacakların zamanaşımına uğradığı kabul edilecektir.
İşçi alacaklarından yıllık izin ücretleri ise, yıllık iznin hak edildiği anda değil, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona erdiği anda muaccel olur. Diğer bir ifadeyle, iş sözleşmesi devam ederken yıllık izinlerin ücreti talep edilemez. Yıllık izinlerin ücreti, ancak iş sözleşmesi sona erdiği anda talep edilebilir ve zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu nedenle iş sözleşmesi sona erdikten sonra, zamanaşımı süresi olan beş yıl içinde dava açılması koşuluyla, yukarıda belirtilen işçi alacaklarından farklı olarak, hak edip de kullanılmayan yıllık izin ücretlerinin tamamı hüküm altına alınacaktır.
İhbar ve kıdem tazminatı alacaklarının muaccel olduğu tarih, iş sözleşmesinin feshi tarihidir. İş sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren, on yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlar. İşçilerin ihbar ve kıdem tazminatı ücretleri, yıllık ücretli izin ücretinde olduğu gibi, işçinin ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş sözleşmesinin sona ermesiyle muaccel hale gelir ve on yıl sonra zamanaşımına uğrar.