Milletlerarası ticari ilişkilerin gelişmesinde ve milletlerarası satım hukukunun yeknesaklaştırılmasında önemli bir yere sahip olan 1980 tarihli Viyana Satım Sözleşmesi, Türkiye’nin de 2010 yılında Sözleşme’ye taraf olmasıyla birlikte, Sözleşme’nin Türkiye açısından yürürlüğe girdiği 1 Ağustos 2011 tarihinden itibaren, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı sürece, Türklerin taraf olduğu milletlerarası satım sözleşmelerine, Sözleşme’nin 1/1-a maddesi uyarınca doğrudan uygulanmaya başlanmıştır.
Viyana Satım Sözleşmesi’nin 1. maddesi uyarınca,
(1) Bu Antlaşma, işyerleri farklı devletlerde bulunan taraflar arasındaki mal satımı sözleşmelerine, (a) bu devletlerin âkit devletlerden olması veya (b) milletlerarası özel hukuk kurallarının âkit bir devletin hukukuna atıf yapması halinde uygulanır.
(2) Tarafların işyerlerinin ayrı devletlerde bulunması olgusu sözleşmeden veya sözleşmenin akdi sırasında veya öncesinde gerçekleşmiş olan görüşmelerden veya verilmiş olan bilgilerden anlaşılmadıkça dikkate alınmaz.
(3) Bu Antlaşmanın uygulanmasında ne tarafların vatandaşlığı, ne tacir olup olmadıkları, ne de sözleşmenin adî veya ticarî nitelikte olması dikkate alınır.
Viyana Satım Sözleşmesi, milletlerarası satım sözleşmelerinin kuruluşu ile hüküm ve sonuçlarını düzenleyen hukuk kuralları getirmesi yanında, milletlerarası özel hukuk kurallarına da etki alanı tanıyarak uygulama alanını genişletmiştir. Böylece, Sözleşme’nin uygulama alanının genişletilmesi ile birlikte, ona taraf olmayan devletlerin mahkemelerinde bile Viyana Satım Sözleşmesi’nin uygulanması söz konusu olmaktadır.
Viyana Satım Sözleşmesi yalnızca taşınır mal satımlarını düzenlemiştir. Menkul kıymet, kambiyo senedi ve paranın satımı, gemi, tekne, hava yastıklı taşıt veya hava taşıtı satımı ile elektrik satımı Viyana Satım Sözleşmesi’nin uygulama alanı dışında kalır. Öte yandan tüketici satımları, açık artırma yoluyla yapılan satımlar, cebri icra veya adli makamların diğer herhangi bir kararına dayanarak yapılan satımlar da Sözleşme’nin uygulama alanı dışındadır. Bu satımların Sözleşme’nin uygulama alanı dışında bırakılmasındaki esaslı neden, birçok ülkede bu satımların iç hukuk kuralları ile düzenlenmiş olması ve bu kapsam dışı bırakılan satımlara ilişkin yeknesak kuralların belirlenmesindeki güçlüktür. Ayrıca bu şekilde bir sınırlama getirilerek daha çok ülkenin Sözleşme’ye taraf olmasının sağlanmak istenmesi de bir başka nedendir.
Sözleşme serbestisi gereği satım sözleşmesinin taraflarının aralarında çıkan uyuşmazlıkların çözümünde Viyana Satım Sözleşmesi’ni uygulanacak hukuk olarak kararlaştırmaları da her zaman mümkündür.