Hukuk, genel olarak kamu hukuku ve özel olarak iki temel alana ayrılmaktadır. Kara Avrupası ülkelerinde kullanılan bu ayrımın belirlenmesinde esas alınan birtakım ölçütler bulunmaktadır. Örneğin, bir hukuki ilişkinin tarafları eşit durumda ise özel hukuk ilişkisinden bahsedilir. Eğer taraflardan biri diğerine göre daha üstün durumda ise ve kamu gücünü temsil ediyorsa bu durumda kamu hukukundan söz edilir. Yine benzer şekilde, bir kuralda toplumun çıkarı söz konusu olursa kamu hukukundan, bireyin çıkarı söz konusu olursa özel hukuktan bahsedilir.
Kamu hukuku-özel hukuk ayrımı çerçevesinde, başlıca kamu hukuku dalları arasında,
- Anayasa Hukuku,
- İdare Hukuku,
- Ceza Hukuku,
- Yargılama Hukuku,
a.Usul Hukuku,
b.Ceza Usul Hukuku,
c.İdari Usul Hukuku,
- Devletler Hukuku,
- Mali Hukuk,
- İcra İflas Hukuku,
yer almaktadır.
İcra flas Hukuku’nda “zorla yerine getirme” durumu olduğu için, hukukun bu dalı kamu hukuku kapsamına girmektedir. Özel hukuktan doğan borçları yerine getirmeyen tarafın haksızlığı sabitse devletin baskısı (kamu gücü) ile borcun yerine getirilmesi sağlanır.
İcra İflas Kanunumuz 2012 yılına kadar toplam 22 kez değişikliğe uğramış ve 2012 yılı içinde de kanunda kapsamlı değişiklikler yapılmıştır. Yürürlükteki kanun 6352 sayılı kanundur.
İcra İflas Hukuku’nun Düzenleme Alanı Nedir?
İcra İflas Hukuku veya cebri icra hukuku ya da takip hukuku kavramları birbirinin yerine kullanılmaktadır. Esasen, takip hukuku icra iflas hukukunun da üstünde yer alan daha genel bir kavramdır. İcra iflas hukukunun konusu, alacaklıların alacaklarına kavuşmaları için, devlet yardımı ile borçlarını yerine getirmeyen borçlulara karşı cebri icra uygulanmasıdır. Bu çerçevede, icra organı borçlunun el koyduğunu mallarını satar ve satımdan elde edilen para ile de alacaklının alacağı karşılanır. İcra organı tarafından gerçekleştirilen her işlem icra takip işlemi değildir. Bir icra işleminin, icra takip işlemi olabilmesi için: İcra organı tarafından, borçluya karşı ve icra takibinin ilerlemesini sağlayacak şekilde yapılması gerekmektedir.
İcra Hukuku ile İflas Hukuku Arasındaki Fark Nedir?
İcra hukukuna cüz’i icra da denilmektedir. Buna göre, borçlu malvarlığının sadece belirli bir kısmıyla, bir veya birkaç alacaklısına karşı sorumludur. Külli icra da denilen iflas hukukunda ise borçlunun sorumluluğu kül olarak yani bütün malvarlığı ile bütün alacaklılarına karşıdır. İflasta, hem alacaklı hem de malvarlığı açısından küllilik söz konusudur. Bir diğer ayrım, icra hukukunun bütün borçluları kapsaması iken; iflasın sadece tacirler açısından söz konusu olabilmesidir.
İlamlı ve İlamsız İcra Kavramlarından Ne Anlamak Gerekir?
İlamlı ve ilamsız icra icra hukuku çeşitlerindendir. İlamlı icrada, alacaklı, konusu para, menkul malın teslimi veya başka bir şey olan alacağı için borçluya karşı dava açıp, mahkeme ilamı alır. Daha sonra bu ilamı uygulamaya koyar. İlamsız icra ise, para veya teminat alacaklısına, ilam veya bu niteliği haiz bir belgeye dayanmaksızın alacağını cebri icra yoluyla alma imkanı veren takip yöntemidir. İlamsız icra takibi, dava açmadan icra dairesine başvurmak suretiyle gerçekleştirilebilir.
İcrada Tebligatın Önemi
İcra İflas Kanunu’muza göre, bir icra işleminin sonuç doğurması, hüküm ifade etmesi için, muhatabına, usulüne uygun tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde, usule aykırı olarak yapılan tebligat geçersiz olur. Tebligatın genel kuralları gereğince, tebliğ adrese yapılır. Kişinin adresinde bulunamaması halinde, kendisiyle aynı evi paylaşanlardan birine yapılabilir. İcra işleminin avukat aracılığıyla takip edildiği hallerde ise tebligatın mutlaka avukata yapılması gerekir.
İcra Takibi Nasıl Yapılır?
İcra takibinde yapılacak işlem alacağın / borcun kaynağına göre değişiklik gösterir. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, eğer alacak bir mahkeme kararına dayanıyorsa ilamlı icra; alacak bir çek, poliçe veya bonoya dayanıyorsa kambiyo senetlerine özgü icra takibi; alacağa ilişkin herhangi bir belge yok ya da bu türlere girmiyorsa ilamsız icra söz konusu olacaktır. İcra takibi, icra dairesinde şahsen veya avukat aracılığı ile başlatılabilir. Borçluya icra dairesi kanalıyla gönderilecek ödeme emrinden sonra borçlu 7 gün içerisinde itiraz etmez ise takip kesinleşir. İcra takibinin kesinleşmesinin ardından alacağın tahsili için haciz yoluna gidilir. Haciz yolu ile amaçlanan, elde edilen malların satılarak sağlanan bedel ile alacaklının borcunun karşılanmasıdır.
İcra Mahkemesi’nin Görev ve Yetki Alanı Bakımından İcra Dairesi’nden Farkı Nedir?
İcra Mahkemesi, icra dairelerinin üstünde kurulan ve görevi icra dairelerinin işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığını incelemek olan mahkemelerdir. Bununla birlikte, icra mahkemelerinin icra dairelerinin yerine icra işlemlerini yapma ya da icra dairelerine talimat verme yetkisi yoktur.