İdare en genel tanımı ile belirli bir maksadın gerçekleştirilmesi için kurulan bir örgüt ya da bu maksada ulaşmak amacı ile yürütülen planlı bir faaliyettir. Yani idare kavramı hem örgütü hem de örgütün faaliyetlerini kapsar. Beşeri olan herhangi bir faaliyette idare kavramına rastlamak mümkündür. Çünkü belirli bir amaç ile yürütülen bir faaliyet söz konusu olduğunda, idare mevcuttur.  Dolayısıyla idare ve vergi hukuku tüm örgüt ve örgüt faaliyetlerinde geçerli olan bir hukuk dalıdır.

Ancak idari fonksiyonun yasama, yürütme ve yargı dışındakiler olduğu bilinmelidir. Amacı kamu yararı, konusu kamu hizmetleri, araçları ise idari işlemler ve faaliyetlerdir. Süreklilik arz eden idari fonksiyon kamu gücünden istifade edilerek yerine getirilir. İdare ve vergi hukuku ise hem geniş hem de dar anlamda tanımlanabilir.

İdare hukuku idarenin hem kuruluş hem de işleyişinde uygulanan hukuk kurallarının bütünüdür. Geniş anlamda idare hukuku bu şekilde tanımlanabilir. Kamu hukuku kuralları da özel hukuk kuralları da bu kapsama alınabilir. Dolayısıyla geniş anlamda idare hukuku; idarenin hukuku olarak anlamlandırılır.

Dar anlamda ise idare hukuku, idarenin kuruluşunda ve işleyişimde geçerli olan, uygulanması gereken kamu hukuku kurallardır. Bu anlamda değerlendirildiğinde özel hukuk kurallarından oldukça farklıdır ve özel hukuk kurallarını da aşan bazı kurallar söz konusu olur. Yani dar anlamda idare hukuku, idare organına ve fonksiyonlarına uygulanan kurallardır ancak bu kurallar da özel hukuk kurallarından farklıdır.

İdare hukukunda bir uyumsuzluk ortaya çıkması durumunda, adli yargıda değil idari yargıda uyuşmazlıklar çözüme bağlanır. Çünkü idari yargı özel bir yargı düzenidir. Bu hukuk dalı sadece kara Avrupası ülkelerinde uygulanmaktadır. Ülkemizde ise idare hukukunun dar anlamda düşünülmesi gereklidir.

İdare çok geniş bir kapsam içerir. Bazı eylemleri ise idare hukukuna değil özel hukuka tabi olmaktadır. Böyle bir durumda idare özel bir hukuk kişisi niteliğinde hareket eder. Yani idare ihtiyacı olan bir alanı kullanmak için arsa kira sözleşmesi yapabilir ve o alanı kiralayabilir. Yapılan kira sözleşmesi ise borçlar hukukuna tabi olur. Sanıldığı gibi idare hukukuna tabi olmaz. Eğer bu sözleşme konusunda bir uyumsuzluk ortaya çıkar ise bu durumda davaya adli yargıda bakılır.

Kısacası idarenin gerçekleştirdiği faaliyetlerin tümü koşulsuz şartsız idare hukukuna tabidir demek yanlış olacaktır. Bazı faaliyetler idare hukukuna, bazı faaliyetler ise özel hukuka tabidir. Bu faaliyet ayrımının yapılmasında kamu gücü ölçütü ile kamu hizmeti ölçütü dikkate alınır.

Vergi ilişkilerinden doğan hak ve ödevler ile bu hak ve ödevlerin belirlenmesi, hukuk karşısında korunması, gerçekleştirilmesi vergi hukukunun kapsamı içerisinde yer alır. Bu tür durumlarda devreye vergi hukuku girmektedir. Bu hukuk kamu hukukunun dalları arasında değerlendirilir. Çünkü vergi hukuku bireyler ile devlet arasındaki bir ilişkiyi incelemektedir.

Vergi hukuku başta anayasa hukuku olmak üzere, idare hukuku, devletler umumi hukuku, ceza hukuku, yargılama ve takip hukuku gibi çeşitli hukuk dalları ile çok yakın bir ilişki içerisindedir. Vergi hukukunun temelini oluşturan vergi ise devletin kamu gücü ile elde ettiği vergi, resim, harç ve şerefiye gibi kamu gücü ile cebre dayanan kamu gelirleri şeklinde tanımlanır.